Benim tereddütüm olmaz...
Benim kararsızlığım olur...
Tereddüt dediğin anlık birşeydir. Ben o anda, o 2 ya da 3 saniyelik minik zaman diliminde kararsızlık yaşamam. Benimki üzerine oturulmuş, düşünülmüş, kendi içinde tartışılmış bir başlıktır her zaman. Yapacağın işi bilmemek değil, yapılan işin getirilerinin yarattığı belirsizlik kafamı kurcalar benim.
Konuşurum. Aklıma geleni söylerim ama önceden karar vermişimdir karşımdakiyle ilgili tona, ifadeye, kelimelere. Kafamda milyonlarca, trilyonlarca kategori vardır bu yüzden ve yine bu yüzden anlık yanlışlar yapmam ben. Benim yanlışlarım yine üzerine oturulup düşünülmüş olmasına rağmen yapılmış yanlışlardır ve kendileriyle gurur duyarım. İnsanların da kendi yanlışlarıyla gurur duymasını beklemek benim en büyük zaaflarımdan biridir hatta ve ben bunula bile gurur duyarım.
Yazarım. Gördüğüm ve duyduğum olayların gidişatlarını birçok olasılığı hesaplayarak zihnimde tasarlarım. Ardarda gelişen olayları birbirinden ayırıp minik zaman dilimlerine oturturum. Hepsini birleştirdiğimde yaşanmış daha büyük bir olay bulurum. Bunlar benim hikayelerim, birleşimleriyse hayatımdır. Bazen kararsız kalırım karşımdakinin bir sonraki hareketi ya da düşüncesi konusunda fakat düşünür taşınır yine de birşey bulur ve yazarım.
Ama bazen karar veremem.
Bazen düşünürüm, düşünürüm, düşünürüm....
Sadece onu düşünürüm ama tanımlayamam. Tanımlayamadığım için kategorize edemem. Kategorize edemeyince kendimce tartışamam. Tartışalacak bir yanı olmayan olayları devam ettiremem. Devam edemeyen olay takılır. Beynimde takılır kalır. Düşünürüm, taşınırım, meraklanırım, kafamı duvarlara çarparım o olay bir anlam kazansın diye fakat bazen sonuç hep aynı karasızlıktır.
Kararsızlık benliğimi içine alır...
Takılır kalırım...
Benim kararsızlığım olur...
Tereddüt dediğin anlık birşeydir. Ben o anda, o 2 ya da 3 saniyelik minik zaman diliminde kararsızlık yaşamam. Benimki üzerine oturulmuş, düşünülmüş, kendi içinde tartışılmış bir başlıktır her zaman. Yapacağın işi bilmemek değil, yapılan işin getirilerinin yarattığı belirsizlik kafamı kurcalar benim.
Konuşurum. Aklıma geleni söylerim ama önceden karar vermişimdir karşımdakiyle ilgili tona, ifadeye, kelimelere. Kafamda milyonlarca, trilyonlarca kategori vardır bu yüzden ve yine bu yüzden anlık yanlışlar yapmam ben. Benim yanlışlarım yine üzerine oturulup düşünülmüş olmasına rağmen yapılmış yanlışlardır ve kendileriyle gurur duyarım. İnsanların da kendi yanlışlarıyla gurur duymasını beklemek benim en büyük zaaflarımdan biridir hatta ve ben bunula bile gurur duyarım.
Yazarım. Gördüğüm ve duyduğum olayların gidişatlarını birçok olasılığı hesaplayarak zihnimde tasarlarım. Ardarda gelişen olayları birbirinden ayırıp minik zaman dilimlerine oturturum. Hepsini birleştirdiğimde yaşanmış daha büyük bir olay bulurum. Bunlar benim hikayelerim, birleşimleriyse hayatımdır. Bazen kararsız kalırım karşımdakinin bir sonraki hareketi ya da düşüncesi konusunda fakat düşünür taşınır yine de birşey bulur ve yazarım.
Ama bazen karar veremem.
Bazen düşünürüm, düşünürüm, düşünürüm....
Sadece onu düşünürüm ama tanımlayamam. Tanımlayamadığım için kategorize edemem. Kategorize edemeyince kendimce tartışamam. Tartışalacak bir yanı olmayan olayları devam ettiremem. Devam edemeyen olay takılır. Beynimde takılır kalır. Düşünürüm, taşınırım, meraklanırım, kafamı duvarlara çarparım o olay bir anlam kazansın diye fakat bazen sonuç hep aynı karasızlıktır.
Kararsızlık benliğimi içine alır...
Takılır kalırım...
0 yorum:
Yorum Gönder