5 Şubat 2010 Cuma

Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın.

Yaşım taş çatlasın 5. Bizim oraların adetidir bilirsin rakının kapağını doldururlar koyarlar üstüne. Bir yandan seni oynatırlar bir yandan göbek attırırlar rakıya. Alkış, kıyamet gırla.

Yanlış anlama, herkesle paylaşılmaya gelmez o ortam. Ordadır bütün esprisi arkadaşlarda, ortamda, bir de o değişik tatlarda. Kayık tabağındaki kavununda, ince ince doğranarak yapılmış mamzanasında, üçgen kesilmiş peynirinde, acılı ezmesinde, haydarisinde.

Muhabbet, eğlence, kahkaha ve o müzik. Ah o çok şeyler anlatan müzik. Eller tam havadayken en derinden gelen klarnet sesi alır götürür içeni daha da derinlere. Bir an için eller havada birleşir ve o efkar paylaşılır içten içe. Suratlara acı bir gülümseme yayılır. Dertleri paylaşmak için rakı sofrasından iyisi var mıdır ki bilir misin? Yoktur azizim yoktur. Film gibidir bu sofra, oturur izlersin. Arkasından masaya vurulur kadehler ve ortamı bir renk cümbüşü sarar. Ama beyaz her daim hakimdir ortama o ayrı. Kollar öyle güzel oynar ki doyamazsın izlemeye, sen de katılırsın. Sonra da başlar herkes bir ağızdan söylemeye şarkıları. O tek bir ağızdan söylenen sözler varya başka yerde görülmez öylesine etki.

20 yıl yaşlanmış olsan nolur? Bir bakarsın yine elinde kadehin, gözlerin kapalı dudaklarında o hüzün dolu gülümseme. Seneler geçmiş büyümüşsün kendi kendine, adam gibi içmeye çalışıyorsun. Muhabbet aynı, mezeler aynı, müzikler aynı. Yaşın yine taş çatlasın 5.


 

Blog Template by YummyLolly.com