Hey!...
Tam boğazımda, nefes borumun üzerindeki şey!... Evet, sen!... Heyy...
Kalk ordan... Boğuluyorum, nefes alamıyorum...
Lütfen...
Bak gözlerimden yaşlar geliyor...
Nefes alamıyorum...
Lütfen...
Boğuluyorum...
Kalk ordan...
Lütfen...
30 Temmuz 2009 Perşembe
28 Temmuz 2009 Salı
24 Temmuz 2009 Cuma
Mutlu olmak bazen...
Mutlu olmak gerekiyor bazen. Yalnızca mutlu olmak. Yanına eskiden kalma en yumuşak oyuncağını alıp çayını yudumlarken kendini özel hissetmek ve kimseye ihtiyaç duymamak... En sevdiğin parçalardan oluşan bir playlist eşliğinde dilediğince dans etmek gerekiyor bazen sözlerini bilmesen de bağırarak mırıldanmak onları. En sevilen o kitabı tekrar okumak gerekiyor belki de mutlu olmak için ya da en sevilen filmi tekrar izlemek tüm diyalogları ezberlenmiş olsa bile. Aynaya bakıp güzelim dedikten sonra kendine, kocaman bir gülümsemeyle devam etmek hayatına. Ve yine de tüm değişiklikliklere ayak uydurmak gerekiyor. Ne oluyor ne bitiyor diye fazla kurcalamadan kabullenmek sadece. Hayatının kontrolunu elden bırakmak deil, hayır. Uyum sağlamak sadece, kendini ve karşındakini ve yanındakini ve belki de 350 kilometre uzaktaki anneni rahatlatacak şekilde. Üzerine onca konuşulmuş, tartışılmış, sorulmuş, cevaplanmış kime ne? Akışına bırakmak lazım bazen mutlu olmak için. Sorgulamamak. Ama yine de bilmek lazım eksikliğini tamamlamak için ve tamamlamak lazım mutlu olabilmek için bazen. Yine de sormak lazım öyleyse ve öğrenmek. Yargılamadan, zorlamadan... Mutlu olmak gerek bazen. Özgür olmak, dilediğince gezebilmek hesap vermeden, hesap sormadan. Fotoğrafını çekmek gerek karanlığın flaş kullanmadan ve arkadaşı aramak gerek sebep aramadan, anlatacak birşey bulamadan, öylesine. Kendine zaman ayırmak mesela yanında olmak isteyen insanlarla felekten bir gece çalmak. Benim için karşılıklı rakı kadehlerimizi tokuşturmak belki de mutlu olmak ya da onun için yürümek yalnızca. Ama yine de beraber zaman geçirmek mutlu olmak ve yine yalnız kalmak kendinle başbaşa...
22 Temmuz 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)